NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ خُبَيْبِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ جَاءَ
سَهْلُ بْنُ
أَبِي
حَثْمَةَ
إِلَى مَجْلِسِنَا
قَالَ
أَمَرَنَا
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
خَرَصْتُمْ
فَجُذُّوا
وَدَعُوا
الثُّلُثَ
فَإِنْ لَمْ
تَدَعُوا
أَوْ
تَجُذُّوا
الثُّلُثَ
فَدَعُوا
الرُّبْعَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
الْخَارِصُ
يَدَعُ
الثُّلُثَ
لِلْحِرْفَةِ
Abdurrahman b. Mesûd'dan;
demiştir ki: Sehl b. Ebî Hasme meclisimize geldi ve şöyle dedi:
Resûlullah (s.a.v.) bize
şunu emretti: "(Ağaçlardaki meyvelerin miktarını) takdir ettiğiniz zaman
(olgunlaştıktan sonra onları) toplayın ve üçte birini bırakın. Eğer üçte birini
bırakmazsanız veya (onu bırakmayı uygun) bulamazsanız, dörtte birini
bırakın."
İzah:
Tirmizî, zekât, Nesaî,
zekât; Ahmed b. Hanbel, III, 448; IV, 2,3.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Tahmin eden (memur) üçte bîrini, işçilik için bırakır.
sözü şerhlerde birkaç
şekilde açıklanmıştır:
1. Zekât memuru
ağaçlardaki meyveleri takdir edip zekât miktarını öğrendiğiniz zaman, onlardan
istediğinizi koparabilirsiniz. " = koparın" emri ibaha içindir.
2. Ağaçlardaki
meyveleri takdir ettiğiniz zaman sahiplerine onlardan koparmalarına müsaade
edin.
3. Ağaçlardaki
meyveleri takdir edip sonra sahipleri onları topladığı zaman zekâtını alın.
"kopardılar, topladılar" fiili, mazidir; fi'lü'ş-şart'ın üzerine
atfedilmiştir. Cevabü'ş-şart ise, mahzuftur.
4. kelimesi, bazı
nüshalarda “alın" şeklinde geçmektedir. Anlamı: Ağaçlardaki meyveleri
takdir ettiğiniz zaman olgunlaşınca zekâtını alın.
“üçte birini
bırakın" ifâdesi de şöyle yorumlanmıştır:
a. Meyvelerin üçte
birini sahiplerine bırakın, zekâtını almayın. Çünkü bir kısmı çürümekte ve kuşlar
tarafından yenilmektedir. Meyvelerin tümünün zekâtı alınacak olursa sahipleri
zarar eder.
Ahmed b. Hanbel ile
İshak bu görüştedirler.
b. Meyvelere düşen
zekâtın üçte birini bırakın. Sahibi onu akraba ve komşularına bizzat kendisi
zekât olarak versin ki, ayrıca onlara bir şey vermek mecburiyetinde kalıp da
zarar etmesin. Mâlik, Süfyân ve Şafiî bu görüştedirler.
Zekât memuru, meyve
sahibi ile meyvenin durumuna göre ya üçte biri ya da dörtte birini bırakır.
Bu hadis de bir önceki hadis
gibi harsın meşru olduğuna delâlet etmektedir. Ancak senedindeki Abdurrahman
b. Mesûd hakkında bazı söylentiler vardır. Hâkim, hars ile ilgili diğer
hadislerin bu hadisi kuvvetlendirdiğini, dolayısıyla isnadınının sahih
olduğunu söylemiştir.
ifadesi,bazı nüshalarda
yoktur.Harefe kelimesi, meyveyi koparıp toplayan kişi anlamına gelen
"hârif" kelimesinin çoğuludur.